Şiir, Sadece: Çanlar
Çanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Haziran 2017 Çarşamba

Çanlar

Sen, elleri çırılçıplak yaşlı kişi
Yeniden kalabalığa karışmış, Crusoe!
Tasarlıyorum, ağlıyordun, Abbaye kulelerinden
kabaran bir deniz gibi boşanırken tüm Kent üzerine çanların
hıçkırığı ...

Sen ey giysileri alınmış!
Düşünüp ağlıyordun ay altında dalgakıranları;
daha öte kıyıların ıslıklarını; doğup kesilen tuhaf
ezgileri, o kapalı kanadı altında gecenin,
benzeyen, midyegillerin o iç içe halkalarına,
o kat kat büyümesine deniz altındaki gümbürtülerin ...


Saint-John Perse
Çeviren: Tahsin Saraç

29 Kasım 2016 Salı

Çanlar

Güzelim esmerim aşkım benim
Çalan çanları dinle bir iki
Biz kimse görmez sanıyoruz ya
Şu çılgınca seviştiğimizi

Gizlenmek olası değil oysa ki
Gökyüzlerini tutmuş çanlardan
Millete ilan eden aşkımızı
Gözleyip gözleyip yukarlardan

Herkesler duyacak nasıl olsa
Marie, Catherine, seviştiğimizi
Fırıncı kadın, sonra kocası,
Gertrude sonra halamın kızı

Tefe koyarlar garanti bizi
Durmak haram artık bu yerde
Seni düşünerek ağlayacağım
Kimbilir öleceğim belki de


Guillaume Apollinaire
Çeviren: Cemal Süreya

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Çanlar

"The Bells"


I

Kızakların işitin çanlarını-
Gümüşten çanlarını!
Ezgileri haber veriyor dünyasından eğlencenin!
Çıngır çıngır çıngırdıyorlar nasıl da
Buz gibi havasında gecenin!
Göklere serpilmiş yıldızlar,
Kristal hazlar,
sevinçlerle parıldar, göz kırparlarken adeta,
bir tür Runik uyak
içinde vakti, vakti, vakti saklayarak,
çanlar, çanlar,
çanlar, çanlar ve çanlardan,
çıngırtılarından, şıngırtılarından çanların,
öylesine uyumlu fışkırıp dökülen çınlama tınlamalara.

II

Tatlı düğün çanlarını duyun,
Altın çanları!
Armonileri ılık gece boyunca nasıl da mutlu
bir dünyadan haber ediyor!
Çınlıyor sevinçleri nasıl da!
O zevklenirken, o ayda
Dinleyen kumruya
Tamamıyla akortlu,
Erimiş altın notalardan
Nasıl da küçük akışkan
bir şarkı akıp gidiyor.

Oh, ses veren ufacık odalardan dışarı
Nasıl da ahengli bir ses fışkırması gürce dökülür taşar!
Nasıl da kabarır şişer!
Nasıl da yerleşir
Geleceğe! nasıl da söz açar
Salınan ve çalınan
Çanlara, çanlara, çanlara,
Çanlara, çanlara, çanlara, çanlara,
Çanlara, çanlara, çanlara,
Uyağına ve uyumuna çanların
Sevk eden kendinden geçişten!

III

Yüksek alarm çanlarını işitin-
Pirinçten çanları!
Çalkantıları şimdi ne kadar da korkunç bir öykü anlatıyorlar!
İrkilmiş kulağına gecenin
Nasıl da acı acı bağırıp korkularını boşaltıyorlar!
Korkuları konuşturmuyor onları,
Yaygaralı bir yalvarma ile insafına ateşin,
Sağır ve çılgın ateşten delice bir rica ile,
Daha yükseğe, daha, daha yükseğe sıçrayarak,
Umutsuz bir istek
Ve azimli bir çaba ile,
Hiç bir zaman değilse şimdi -şimdi,
Rengi solmuş ayın yanına oturmak için
Çığlık çığlığa uyumsuzca
Haykırabiliyorlar yalnızca.
Ah, çanlar, çanlar, çanlar!
Korkularıyla nasıl da onlar,
Bir umutsuzluk masalı anlatırlar!
Nasıl da çalar, çarpışır, gümbürderler!
Çarpıntılı göğün göğsüne
Korkuyu nasıl da döker akıtırlar!
Ama yine de kulak bilir tamamen,
Çangırdayarak,
Tangırdayarak,
Nasıl geri çekildiğini tehlikenin ve yükselip taştığını,
Kulak apaçık anlar buna rağmen,
Hır gürleşerek,
Dalaşarak
Nasıl indiğini tehlikenin ve kabarıp coştuğunu,
İniş ve yükselişlerle çanların,
Çanların, çanların, çanların,
Çanların,
Çanların öfkesindeki,
Çanların, çanların,
Çanların,
Çanların çalmasında ve çınlamasındaki.

IV

Dinleyin çalmalarını ağır ağır çanların-
Demir çanların!
Tekdüzelikleri düşünceleri nasıl da
bir törensel dünyaya mecbur kılar!
Sessizliğinde gecenin,
Paslı gırtlaklarından
Yükselen her ses
Bir inilti olduğundan
Ses tonlarının kasvetli tehditindeki
Korkuyla nasıl da ürpeririz!
Ve insanlar- ah, insanlar-
Onlar ki yüksek kulenin ucunda otururlar,
Yapayalnız,
Ve o çanları ağır ağır çalan, çalan, çalan kimse
Şu sarmalanmış monotonluğun içinde
İnsan yüreğine bir taş yuvarlanmasından böyle
Bir şan, bir ihtişam duyar,
Onlar erkek de değildirler dişi de-
Onlar insan da değidirler vahşi de-
Gulyabanilerdir onlar:
Ve o ki krallarıdır onların, çanları ağır ağır çalar,
Çanlardan bir zafer şarkısını
Gümbürdetir, gümbürdetir, gümbürdetir,
Gümbürdetir!
Ve onun neşeli göğsü
Çanların zafer şarkısıyla dolar
Ve o raks eder, ve o çığlık atar sevinçle;
Çanların,
Zafer şarkılarına çanların
bir tür Runik uyak
İçinde vakti, vakti, vakti saklayarak:
Çanların, çanların, çanların,
Zonklamalarına çanların,
Hıçkırmalalarına çanların,
Bir tür Runik uyak
İçinde vakti, vakti, vakti saklayarak;
Çaldıkça çanını o, matemin, matemin, matemin,
Çanların, çanların, çanların,
Çanların gürlemelerine
Çanların, çanların, çanların,
Çanların, çanların,
Ağır ağır çalmalarına çanların,
İnlemelerine ve inildemelerine çanların
Mutlu bir Runik uyak
İçinde vakti, vakti, vakti saklayarak.


Edgar Allan Poe

16 Temmuz 2013 Salı

Çanlar

Zamanı say, tempo tut,
Runik bir tempo olsun,
Tintintin sesleri müzik gibi yükselsin
Çanlardan, çanlardan, çanlardan,
Çan... çan... çan...
Çanların çınlayan sesini dinle...
O cesur çanlar!
Titreşimleri ne müthiş bir korku masalı anlatıyor!
Ah, çanlar, çanlar!
Korkuları nasıl bir masal anlatıyor...


Edgar Allan Poe