Şiir, Sadece: Sınırsız
Sınırsız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sınırsız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Temmuz 2013 Perşembe

Sınırsız

Görüyor musun bu elleri? Bunlar ölçtü
yeryüzünü, ayırdı
mineralleri ve mısır türlerini,
barıştı ve savaştı,
yendi uzaklıkları
bütün denizlerde ve ırmaklarda,
ama gene de,
yolculuk edip dururken sende,
ey küçüğüm,
ey buğday tanem, ey toygarım,
tam olarak algılayamazlar seni,
göğsünde ya dinlenen ya da uçan
ikiz güvercinleri
avlamaktan yorulurlar,
dolanırlar bacaklarının mesafesinde,
dolanırlar belinin ışığında.
Benim için bir hazine odasısın, sonsuzca
varsılsın denizden ve onun yığıntılarından,
ve beyazsın ve mavisin ve enginsin
bağ bozumunda toprak gibi.
Bu bölgede,
ayaklarından alnına,
dolanarak, dolanarak, dolanarak,
geçireceğim hayatımı.


Pablo Neruda
"Kaptanın Dizeleri'nden"

28 Ocak 2011 Cuma

Sınırsız

Yitiyorlar birbiri ardı sıra, gidiyorlar birbiri ardı sıra
Kimisi bir hücum anında, elinde tüfeği,
Kimisi, henüz sıktığım elinin sıcaklığıyla.
Yüzlerce arkadaşım, sevgili arkadaşlarım
Kimisi bitirmeden sözünü, kimisi fırsat kalmadan soluk almaya.

Yitiyorlar birbiri ardı sıra, gidiyor yaşıtlarım
Uzanıyorlar toprağa ve ot oluyorlar tümden,
Ben de kaynaşıyorum toprakla. Soğuk, muazzam, türküsel toprakla
Toprak bir oda gibidir yanı başımda. Altımda bir oda gibi.
Aynı evde, aynı merdiven başında hatta ...

Yaşamın sınırı mı? Hani, nerede? Bakıyorum kendime-
Ölenler canlanıyor bende, çınlıyor sesleri.
Anımsıyorum her birini. Kalkın diyorum onlara.
Çalıyorlar evimin duvarlarını uykusuz gecelerde
Ve bir sokak öteyle konuşur gibi konuşuyorum sınırın ötesiyle ...

Eriyor sınırlar, eriyor. Toprak yanıbaşımda ve acı.
Toprak canlı. Çünkü dostlarım var bu toprakta.
Yaşamın sınırı mı? Boş söz! Birlikteyiz onlarla hiç kuşkusuz
Bir ırmak gibi tıpkı. Sisler içinde yitip giden bazen
Ve bazen, yırtıp toprağı, saldıran kıyılara ...


Radovan Zogoviç
Türkçesi: Ataol Behramoğlu