Şiir, Sadece: yunanistan
yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Nisan 2013 Perşembe

Yunanistan

(Bu zamanda akıyor
şimdi Yunan kanı) . Tekrar uyanıyorlar
dağların yücelerinde.

Bir yalnız çaydır
tozla taşların arasında:
çobanlar çiğner kanını
başka çobanların:
Bir yalnız ince
iptir akan
dağlardan denize doğru,
her şeyi bilen ve şarkı söyleyen denize doğru) .

... Çevir gözlerini kendi toprağına, kendi denizine,
bak ışığa güneyin suları ve kar yığınları
üzerindeki, güneş oluşturuyor üzümleri,
parıldıyor çöl, Şili’nin denizi yükseliyor
kırbaçlanmış çizgisiyle...


Lota’da bulunur derin
kömür madenleri: soğuk bir limandır
o haşin, güney kışında, yağmur şiddetli
yağar sürekli üzerine çatıların
ve martı kanatlarının sis rengi üzerine,
ve altında o karanlık denizin kazar
ve kazar adam o siyah galerisinde.
İnsanın hayatı kömür gibi
karanlıktır, paçavralar içindedir gece,
berbattır ekmek, katıdır gün.

Ulaştım dünya hakkındaki bilgiye
fakat hiç bir zaman yollarda
ya da şehirlerde, hiç görmedim
insanlara bundan daha kötü davranıldığını.
On iki kişi uyuyor aynı odada.
Adsız artıklardan yapılmış
evlerin çatıları:
teneke levhalardan, taştan,
kartondan ya da ıslak kağıttan.
O soğuk mevsimin yapış yapış
havası tutturuyor çocuklarla köpekleri birbirine
birazcık alabilmek için yoksul
hayatın ateşini, ki o hayattan
yeniden doğsun diye açlık ve karanlık.


Pablo Neruda
"Evrensel Şarkı"dan

2 Ocak 2012 Pazartesi

Yorgo Seferis Yöntemi İle

Nereyi gezsem Yunanistan yaralar beni.

Pilyo'da kestane ağaçları arasında Sentavr'ın gömleği
vücuduma sarılmak için yapraklar içinde kayardı,
yokuşu tırmanırken deniz izlerdi beni:
o da tırmanırdı termometrenin cıvası gibi
dağ sularına ulaşıncaya kadar.
Batık adalara elimi değdirirken Sandorini'de
sünger taşlarında çalınan kavalı dinlerken,
elimi küpeşteye çiviledi
yitik bir gençliğin uzak sınırlarından
ansızın atılan bir ok.
Büyük taşları, Atpidonlar'ın hazinesini kaldırdım Mikine'de
ve yanyana yattım "Menelaos'un Güzel Helen'i" otelinde onlarla;
Ancak sabah olup da kara boynuna asılı bir horozla
ötünce Kassandra kayboldular.
Bıktım midem bulandı gemici türkülerinden
Speçes'te, Pros'ta, Mikonos'ta.
Ne isterler acaba Atina ya da Pire'de
bulunduklarını söyleyen bütün bu insanlar?
Biri Salamina'dan gelip "Omoniya'dan mı geliyorsun" diye sorar ötekine,
"Hayır, Sintagma Alanı'ndan geliyorum" diye yanıtlar öteki, memnun
"Yani'yi gördüm, dondurma ikram etti bana."
Yunanistan geziyor bu arada
hiçbir şey bilmiyoruz, nasıl dışında kaldık sefere çıkan gemilerin, bilemiyoruz,
bütün gemiler seferdeyken denizlerde limanın çektiği acıyı bilmiyoruz
ve alay ediyoruz bu acıyı tanıyanlarla.
Atik'te bulunduklarını söyleyen ve hiçbir yerde olmayan garip insanlar; 
insanlar;
evlenmek için şekerlemeler alırlar
resim çektirirler ellerinde saç ilaçlarıyla,
Bugün kumrulu, çiçekli bir perde önünde otururken gördüğüm adam
ses çıkarmıyordu yaşlı fotoğrafçının
gökteki bütün kuşların yüzünde bıraktığı kırışıkları düzeltmesine.

Yunanistan geziyor bu arada durmadan geziyor Yunanistan,
ve eğer "cesetlerle çiçek açmış Ege'yi görürsek"
yüzerek yüce gemiyi yakalamak isteyenlerin cesetleridir
kımıldamayan gemileri beklemekten usanmış olanlardır:

ELSİ'yi, SAMOTRAKİ'yi, AVRAKİKOS'u.
Pire'de akşam olurken vapur düdükleri öter,
durmadan öter, öter, ama tek bir baba kımıldamaz yerinden
kaybolan ışıkta hiçbir zincir ıslanıp parıldamaz,
beyaz ve altın renkler içinde mermerleşerek durur kaptan.

Nereyi gezsem Yunanistan yaralar beni,
Dağ perdeleri, takımadalar, çıplak granitler...
AG ONİA 937 sefere çıkan geminin adı.


                              M/S Aulis, demir almasını beklerken,
                                                                      Yaz, 1936 
 
 
Yorgo SEFERIS