Şiir, Sadece: Karabataklar

18 Ocak 2014 Cumartesi

Karabataklar

Sizler adaların gübreleyen kuşları,
kaçışın çoğalmış isteği,
göksel büyüklük, hayat rüzgârının
sayısız göçü,
kuyruklu yıldızlarınız titreşip gider
ve kumla örter o dilsiz Peru’nun o gizemli
gökyüzünü uçan bir güneş tutulması gibi.
Ey yavaş aşk, yabanıl ilkbahar
köpüklenen kadehini ilerletir kökle
ve yelken açar soyun gemisi
kutsal suyun titreyen akıntısı arasından,
geçerek en ücra göklerden
gübrenin kırmızı adaları üzerinden.

Boğmak istiyorum kendimi kanatlarınızda,
gitmek istiyorum Güney’e uyuyarak, taşınmak
bütün bu sallanan sıklıkla.
Karanlık ırmağın okları boyunca gitmek
kısılmış sesle ve çıkarak yukarı
sızılmaz o nabzın içinde.
O zamandan beri, ey kaçışın yağmuru, açıyor
kireç beyazı adalar kendi soğuk cennetini,
en dıştaki tüyün ayı düşüyor,
tüylerin hüzünlü fırtınası.

Eğer başını bir insan o zaman
ana kuşların ninnisi için
ve basamakları teker teker yükselten
kör elleriyle kazar gübreyi,
yığar o yayılmış tortuyu
ve büker bir köle gibi dizlerini
ortasında maya adalarının,
tanıdık kuşlarla taçlanmış
o asitli enlemleri selâmlayarak.


Pablo Neruda
Evrensel Şarkı

Hiç yorum yok: