Şiir, Sadece: Kırılgan Şafak

17 Ocak 2014 Cuma

Kırılgan Şafak

Şanssızların günü, o soluk gün uzatıyor boynunu ileri
baskın soğuk bir havayla, gri güçleriyle,
zilsiz, ve damlıyor her yerden şafak:
bir geminin batışıdır o boşlukta, hıçkırıklarla çevrili.

Dilsiz için, ıslak gölgeler terkedilmiş bir çok yerde,
bir çok aylak önemsiz konuşma, bir çok dünyasal mesken
köklerin bile desenleriyle mecnun olan
nefsi müdafaa adına ne çok sivri biçimler.

Ağlıyorum çevrilmişin ortasında, ortasında kafa karışıklığının,
ortasında büyüyen kokunun, değil mi ki dinliyorum
o temiz dolaşımı, gelişimi,
ve şaşkınca çekiliyorum yoldan geçenler için,
zincirler ve karanfillerle giyinmiş olanlar için,
düşlüyorum ve dayanıyorum dünyasal kalıntılarıma.

Bir şey yok tepe taklak ya da gülünç olan, aşırı biçimli hiçbir şey,
her şey apaçık yoksullukla uyumlu olmak zorunda,
toprağın ışığı terk ediyor kendi gözkapaklarını,
bir çan çalınışı değil, fakat handiyse gözyaşları:
günün örgüsü, kırılgan keteni onun,
kullanılabilir bir sargı gibi, kullanılabilir elveda
demek için, hemen sonrasında bir yokluğun:
renktir bu yalnızca yerini doldurmak isteyen,
örtmek, içine çekmek, yenmek, yaratmak mesafeyi.

Tekim arasında çözülmekte olan maddelerin,
düşüyor yağmur üstüme, ve benziyor bana,
benziyor bana çılgınlığıyla, yalnız bu ölü dünyada,
geri çevrilmiş düşüşte ve yok dayanıklı bir biçimi.


Pablo Neruda
Yeryüzünde Birinci Konaklama

Hiç yorum yok: