Şiir, Sadece: Karıma
Karıma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karıma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ağustos 2017 Perşembe

Karıma

Sen bir piliç gibisin
taze ve beyaz.
Esince rüzgar, tüyleri karışan
su içerken boynunu eğen
ve toprakta eşinen
ve yürürken
seni sultanlara yaraşır adımlarınla
ağır ağır giden
ve iterek göğsünü ileriye
çalımla çimende gezinen
bir piliç gibisin sen.
Erkeğinden daha üstün bir piliç.
Tanrı'ya yaklaştıran
tüm günahsız hayvanların
tüm dişileri gibi.
Eğer yanılmıyorsam
yanıltmıyorsa eğer beni gözlerim
başka hiçbir kadında değil
bunlar arasında senin eşin.
Akşam
tavukları bastırınca uyku
öyle sesler çıkarırlar ki
bazen hastalanıp inildediğinde
tatlılar tatlısı sesini anımsatır senin.
Sen bilmezsin
kümeslerin yumuşak ve üzünçlü sesine
nasıl benzediğini sesinin.

Sen gebe bir düve gibisin
hafif
ağırlaşmamış daha
şen şakrak hatta,
boynunu çeviren
okşayınca,
boyun değil
yumuşak pembeden bir et çemberi sanki.
Karşılaştığında
duyursan böğürdüğünü
o ses
o denli yakınıcıdır ki
koparıp bir tutam ot
edemezsin vermeden.
Hüzünlüysen eğer
işte ben de öyle sunuyorum
armağanımı sana.

Sen dişi bir köpek gibisin
uzanmış yere,
gözleri bunca tatlı
ve acımazsız yüreği.
Bastırılamayan bir öfkeyle tutuşmuş
bir ermiş oluveriyor
ayaklarının dibinde
ve öylece sana bakıyor
Tanrı'sı ya da Efendisiymiş gibi.
Evde ya da yolda
yaklaşmaya görsün birisi
hemen gösteriyor bembeyaz dişlerini,
kıskanç mı kıskanç
sevgisi.

Sen ürkek bir tavşan gibisin.
Daracık kafesinde
dikilir ayağa
görünce birini
ve durur tetikte
uzatarak kulaklarını.
Kepek ya da hindiba götürmeni bekler,
olmayınca da
büzülüp içine
karanlık köşeleri seçer.
Hangi gönül razı olur
ağzından almaya yemini?
Hangi gönül razı olur almaya
kurmak için yuvasını
üstünden yolduğu tüyü?
Hangi yürek katlanır
acı çektirmeye ona?

Sen bir kırlangıç gibisin
baharda dönen,
ama güzün göç eden.
Ne ki yok bu son alışkanlığın senin.
Daha çok
tüy gibi deviniş almışsın
kırlangıçtan.
İşte budur bana
yaşlılığını duyan
ve de yaşlı olan bana
bir başka bahar muştulayan.

Sen bir karınca gibisin
yarınını düşünen.
Çıkınca kıra gezmeye
ninesi ondan konuşan
yanındaki bebeye.
Ben de böyle işte
başka hiçbir kadında değil
ya anda buluyorum seni
ya da Tanrı'ya yaklaştıran
tüm günahsız hayvanların
dişilerinde.


Umberto Saba
Çeviren: Bedrettin Cömert

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Karıma

Sofalar seninle serin
Odalar seninle ferah
Günüm sevinçle uzun
Yatağında kalktığım sabah

Elmanın yarısı sen yarısı ben
Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir
Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter
Yalnızlık gittiğin yoldan gelir


Oktay Rifat
Aşağı Yukarı

19 Mayıs 2016 Perşembe

Memur Karısı

Karım'a


Ayağında ipeğin en kötüsü
Sen onuncu derece memur karısı
Çileli vefakâr kadın, kalbimin yarısı...

Ya bir bakış, ya bir vaad peşinde
Nasip budur deyip boyun eğmişsin.
Hanım, kadın tezeyken onbeşinde...

Şöyle halince anlarsın modadan,
Manikür yapmadın nikâhından beri.
Bozulup gitti ellerin sodadan.

Öyle büyük büyük hayallerin yok,
Bir kuruşu, bir kuruşa eklersin,
Ya bir zam, ya ikramiye beklersin...

Tükettin ömrünü dağbaşlarında,
Otuzuna varmadan anası oldun
Beş çocuğun, sekiz yaşlarında...

Yılda bir gazinoya, ya Adalara.
Bir kere de Florya'ya gidersin,
Yılı bir rop bir çorapla edersin...

Sen onuncu derece memur karısı,
Vefakâr çileli kadın kalbimin yarısı.
Senin için ne söylesem azdır.


Turgut Uyar
Divan

5 Temmuz 2012 Perşembe

Karıma

Yazamam hiç bir önsözü görkemle
Bir başlangıç gibi şiirime;
Bir şairden bir şiire
Kalkışırdım söylemeye.

Çünkü bu düşen petaller içinde
Biri sana güzel gözükse,
Sürükler o yerleşinceye dek
Aşk onu saçının üstüne.

Ve rüzgâr ve kış sertleştirdiğinde
Bütün aşksız ülkeleri,
O fısıldar bahçeyi,
Senin anlayacağın gibi.


Oscar Wilde