Şiir, Sadece: Prag
Prag etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Prag etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Temmuz 2017 Perşembe

Prag

Işıklar sapsarıydı Mala Strana'nın dar sokaklarında.
Başkanlık sarayı hala uğultulu,
fenerlerin altındaki ağaçlar gölgeli
ve ben yürüyor, yürüyorum ... Hava boş ve tatlı.
Bu gece, ardımda çizgileri hemen yok oluveren
takların arasında,
neden birdenbire
farkına vardım sevincinin
ve insancıl barışın, taşın ve ağacın gücünün,
kaderini yadsımaya çalışan insanoğlunun.
İşte bugün Prag, senin gizin bu.
Utanıyoruz.

Oh! Ne tatlı, ne hoş,
Öpmek istiyorum yanaklarından.

-Yıllarca önce.
Çocuktum o zaman,
bir adam gibi bakardım cesaretle
Mathieu d'Arras kilisesinin alakaranlığına.
-Sonra, hayat...
Ve bu büyük heyecanla.
yıldızlar arasında görülen tebessüm
ve dostların durumu
hayatı tatmak ve büyümek,
büyükler gibi bakmak için.

Hayatın beklenmeyen şiddeti,
bu çölün sonsuz cansıkıntısında,
yıldızların maviliği,
iç sıkıntısıyla, direnişle
bitmeyen genişlik,
davranışımızla beliren uzaklık.
Abes şiddeti yaşamın,
bu büyük kum ve çakıl çölünde.

-Fakat, ben bu kıyılara dönemeyeceğim artık, Prag.
Senin o anda anlaşılıveren adaletsizliğin,
taktığımız hak maskesi
korktuğumuzdan,
senden bize geçen adaletsizlik bu,
hepimizin oldu sonunda,
onur ve gurur kırıcı Almanya'da.
Bütün vaidlere rağmen gelişmesidir bu, hakkın,
bizi kavuran bu işgal.
Umudun fetişleri önünde senin alayların,
kurtulacaksın, kendini kabul edemeyen insan gibi
ve her şeyin öldüğü söylenmesi gibi
varlığının etini sertçe tümleyen
en derin rüyalar,
bu sürekli evrimin karşılığı
senin vaidlerine kanan insanların
bütün yükünü taşıyacaksın.
-O zamanlar acı gülüşün ...
-Gülümse o zaman ...
-Fakat hayır, olamaz bu, güzel ülkem.

İşte açılıyor kabuk
ve ortaya çıkıyor eşek,
aslan postu içinde,
bağırıyor yüzyıllar arasından: Yaşasın Fransa.
Dişleri sırıtıyor sevinçten. Alkış tutup tepmiyor,
anırışlar ile sarhoş.
Yürüyor: Onlar da yürüyorlar.
Arc de Triomph'a gidiyorlar topluca.
-Duyuyor musun? Duyuyor musun kokuyu?
Kentsoylular Etoile'da korku terleri dökerken
Meçhul Asker adına
açılan kollarının büyük ikiyüzlülüğünde ...
Böyle bir yürekle, böyle bir domuzlukla
öldürüldü Thermophile habercileri de.

Sevinç çığlıkları yayılıyor ...
Dostlar arasında yenilip içilen
ve alabildiğine haykırılan yemekler düzenleyelim ...
Her yandaki masaların üstü çiçek dolu, düzeltiyorum onları.
Duvarcılar yükseltiyor anıtları para yardımıyla.
Küçük bir ev kurulacak
Güllerden ve arduvazdan, galipler için.
Bu bir başlangıçtır ancak ...

Bağbozumları neşelidir kırlarda.
İşte ünlü bir yılın şarabı tütüyor
ve yaşıyor ihtiyarlar.
Bizi masalarımızdan çığlıkları ile rahatsız edenler
boğazlanıyorlar yazık ki.

Bu benim ülkem mi? Mutluluğun yolu mu?

Hep umutsuzluk mu sürecek ülkemizde
hiçlikten önce?

Bizi bağışlayın, kardeşler ...
Kardeşler ...


Andre Frenaud
Çeviren: Muzaffer Uyguner

4 Haziran 2012 Pazartesi

Kuleler Kenti

Yüz kulesi var Prag'ın
Bütün azizlerin parmaklarından
Yalan yeminlerin parmaklarından
Ateşin ve dolunun parmaklarından
Bir çalgıcının parmaklarından
Sırtüstü yatan kadınların sarhoş eden parmaklarından
Gecenin hesap tahtasında
Yıldızlara dokunan parmaklardan
Akşamın fışkırdığı parmaklardan
Sıkıca kenetlenmiş parmaklardan
Tırnaksız parmaklardan
Bebeklerin parmaklarından çimenlerin
Keskin ağızlı parmaklarından
Mayısta bir mezarın parmaklarından
Dilenci kadınların ve bütün işçi sınıfının parmaklarından
Gökgürültüsünün ve şimşeğin parmaklarından
Güz çiğdemlerinin parmaklarından
Kale'nin ve arp çalan yaşlı kadınların parmaklarından
Altın parmaklardan
Karatavuğun ve fırtınanın ıslık çalan parmaklarından
Limanların ve dans derlerinin parmaklarından
Bir mumyanın parmaklarından
Herculaneum'un son günlerinin ve batan Atlantis'in parmaklarından
Kuşkonmazın parmaklarından
Yüz dört derece sıcak parmaklardan
Donmuş ormanların parmaklarından
Eldivensiz parmaklardan
Bir arının konduğu parmaklardan
Karaçamların parmaklarından
Gecenin orkestrasında bir flütü aldatan parmaklardan
Hilebazların ve iğnedenliklerin parmaklarından
Romatizmanın çarpıttığı parmaklardan
Çileklerin parmaklarından
Yeldeğirmenlerinin ve açan bir leylağın parmaklarından
Dağ pınarlarının parmaklarından bambu parmaklardan
Yoncaların ve eski manastırların parmaklarından
Terzi tebeşiri parmaklardan
Guguk kuşunun ve yılbaşı ağacının parmaklarından
Medyumların parmaklarından
Tembih eden parmaklardan
Uçan bir kuşun fırçaladığı parmaklardan
Kilise çanlarının ve eski güvercinliğin parmaklarından
Engizisyon'un parmaklarından
Rüzgârı anlatmak için ıslatılmış parmaklardan
Mezar kazıcıların parmaklarından
Hırsızların parmaklarından
Geleceği söyleyen Okarina çalan ellerdeki yüzüklerin parmaklarından
Baca temizleyicilerin ve St.Loretto'nun parmaklarından
Rododendroların ve tavuskuşunun başındaki su fıskiyesinin parmaklarından
Günahkâr kadınların parmaklarından
Olgunlaşan arpanın güneş yanığı parmaklarından
Petrin Gözetleme Kulesi'nin parmaklarından
Mercan sabahların parmaklarından
Yukarıyı gösteren parmaklardan
Akşam karanlığının eldiveni üstündeki Tyn Kilisesi'nin ve
yağmurun kesik parmaklarından
Saygısızlık edilen Kutsal Ekmeğin parmaklarından
Esinin parmaklarından
Uzun eklemsiz parmaklardan
Bu şiiri yazdığım parmaklardan
 
Vitezslav Nezval