Şiir, Sadece: Senden Sonra
Senden Sonra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Senden Sonra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mayıs 2019 Perşembe

Senden Sonra

Her On Kasım sabahı
Radyo ve Televizyon
Dergi ve gazeteleri,
Onlarca riyakarın
Doldurur demeçleri:
“İşte o büyük lider...”
“İşte o ışıktır
Bizlere yol gösteren....”
Saire ve saire...

Oysa ki:
Cumhuriyetçiyiz biz:
Demokrasi bir hurda
Sekizinci senede,
Gelir tamirci usta
Onuncu senemizde.
Soluklar artık rahat (!)
Sonraki tamire dek
Bir başka sekiz sene
Yeter hizipleşmeye.
“Açız” demek büyük suç (!)
Bu özgür (!) memlekette
İyilik yaramaz ki,
Kıymet bilmez (!) millete.

Devletçiliğimiz de
Ekonomiyle başlar,
Verimli fabrikalar,
En güçlü kuruluşlar
İşletmesi altında
Devletin, bilirsiniz
Hemen hemen herşeyi
Devletleştirmekteyiz;
Tek tük şeylerdir işte
İşi özel sektörün.
Devlet işlerimizin
Süratli dönüşüne,
Işık hızı erişmez
Kattığı toz – dumana
Teşrif etsin yeter ki,
Dost ülkenin tüccarı
Hizmetindedir polis
Ve güvenlik timleri.
Kötüleştirmez (!) , korkma
Ülke geleceğini!
Bol keseden versek de
Kapitülasyonları,

Milli onurumuzu
Zedeleyen herkesi,
Her elçi ve şakiyi
Her ülke ve konseyi
Direktiflerimize
Uygun cevaplarını
Vermek üzere koyduk
Kaplumbağa sırtına.
Biz öyle halkçıyız ki;
Göklere bile çıksa
Tıkalıdır kulaklar
Halkın feryatlarına.

İnkılapların yeri
Bundan böyle kısmeti
Gün be gün yeni kilit
Olan tozlu raflardır.
Eh! Zamanla olacak
Yorum değişikliği,
Büyüklerin elbette
Doğru bildiği vardır.

Ve laikliği biz,
İnanç doğrultusunda
Yaşamak isteğini
Engellemek biliriz.

Kadircan bak! Yaşattık
Altı temel ilkeyi
Bütün işlerimizde,
Atılımlarımızda.
İşte, Atatürkçüyüz
Biz görüldüğü gibi.
Hem de hep hatırlarız
O’nu 10 Kasımlar da.


Kadircan Keskinbora

26 Ağustos 2017 Cumartesi

Senden Sonra

Ey yedi yaş!
Ey şaşırtıcı yaşı yola çıkmanın!
Ne çok zaman geçti senden sonra
Çılgınlık ve bilgisizliklerle dolu!
Bizimle o kuş arasında, senden sonra.
Bizimle sabah esintisi arasında
Bir bağlantı olan o diri o aydınlık pencere
Kırıldı
Kırıldı
Kırıldı

Senden sonra o topraktan yapılmış
O bir tek sözcük söyleyen bebek, bir tek sözcük: Su su su
Boğuldu suda
Sesini öldürdük biz senden sonra ağustos böceklerinin
Ve bağladık yüreğimizi
Alfabeden yükselen zil seslerine
Siren seslerine silah fabrikalarının

Senden sonra masaların altından
Oyun yerimiz olan masaların altından
Masaların arkasına geçtik
Arkasından masaların
Masaların üstüne
Ve oynadık masaların üstünde
Ve yitirdik, senin rengini yitirdik ey yedi yaş!
Birbirimize ihanet ettik senden sonra
Ve sildik tüm anıları
Kurşun parçaları ve akan kanın damlalarıyla
Sokakların alçı duvarlarından

Alanlara doluştuk senden sonra
Ve haykırdık:
Yaşasın!
Kahrolsun!

Alanın kargaşasında kurnazca
Kentimize sızmış ve şarkılar söyleyen bozuk paraları
Alkışladık
Senden sonra yargıladık aşkı

Birbirimizin katili olan bizler
Merak içindeydi yüreklerimiz
Ceplerimizde
Bizse pay almak için aşktan, yargılamaya başladık

Senden sonra mezarlıklara adandık
Büyükanne'nin çarşafı altında soluyup duruyordu ölüm
Bir yanında dirilerin kederli dallarına
Adaklar bağladığı
öbür yanında
Ölülerin fosforlu köklerini tırmaladığı
O ulu ağaç: Ölüm
Ve o kutsal parmaklığın üstünde oturuyordu ölüm
Köşelerinde
Dört mavi lalenin yandığı
Rüzgarın sesi geliyor
Sesi geliyor rüzgarın ey yedi yaş!

Kalktım ve bir bardak su içtim
Ve hatırladım birden korkusunu
Genç tarlalarının çekirgelerden

Ne ödemeliyiz?
Ne kadar ödemeliyiz daha
Büyüsün diye bu beton kutu
Ne ödeyeceğiz?
Gerekeni
Yitirmek için yitirmişiz çoktan
Işıksız yola koyulmuş olan biz
Ve ay, ay yani o sevgi dolu dişi oradaydı hep
Çocuksu anılarında bir toprak damın
Ve genç tarlalarında çocukluğun çekirgelerden korkan.

Daha ne ödemeliyiz?


Furuğ Ferruhzad
Çeviren: Onat Kutlar - Celal Hosrovşahi