Şiir, Sadece: Gazel LXVI

19 Mart 2011 Cumartesi

Gazel LXVI

Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün 


1. Meni candan usandurdı cefâdan yâr usanmaz mı
    Felekler yandı ahumdan murâdum şem'i yanmaz mı

2. Kamu bimârına canan devâ-yı derd ider ihsan 
    Niçün kılmaz mana derman meni bîmâr sanmaz mı

3. Gamum pinhan dutardum men didiler yâra kıl rûşen 
    Disem ol bî-vefâ bilmen inanur mı inanmaz mı

4. Şeb-i hicran yanar cânum töker kan çeşm-i giryânum 
    Uyadur halkı efgânum kara bahtum uyanmaz mı

5. Gül-i ruhsâruna karşu gözümden kanlu ahar su 
    Habîbüm fasl-ı güldür bu ahar sular bulanmaz mı

6. Degüldüm men sana mâ'il sen itdün aklumı zâ'il 
    Mana ta'n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı

7. Fuzûlî rind-i şeydâdur hemîşe halka rüsvâdur 
    Sorun kim bu ne sevdâdur bu sevdadan usanmaz mı


Fuzuli


1. Sevgili, cefası ile beni canımdan usandırdı, cefa etmekten ken­disi usanmaz mı? Ânımın ateşinden gökler yandı-, muradımın mumu ha­lâ yanmaz mı?

2. Sevgili, bütün aşk hastalarının derdine deva ihsan ettiği hal­de bana niçin derman etmiyor, beni hasta sanmaz mı?

3. Gamımı gizli tutardım, yâre açıkla dediler. Bilmiyorum söylesem, o vefasız inanır mı, inanmaz mı?

4. Ayrılık gecesinde canım yanar, ağlayan gözüm kanlı yaş dö­ker. Feryâd ve figanım halkı uyandırır. Kara bahtım niçin uyanmaz, bilmiyorum.

Canın yanması ve gözün yaş dökmesi acık istiare yoluyla muma benzetilmiştir. Yukarıda da geçtiği üzere Fuzûlî, canı ipliğe, canın yan­masını da mumun içindeki fitilin yanmasına benzetir. Talihsiz kişi için kara bahtlı, talihli kişi için de bahtı uyanık, deyimleri vardır. Fuzûlî'nin bütün şiirlerinde olduğu gibi burada da Türkçe deyimlerle nasıl canlı bir şiir dili yaratmış olduğunu görmekteyiz.

5. Gül gibi yanağına karşı gözümden kanlı yaş akar. Sevgilim! Gül mevsimidir, akar sular bulanmaz olur mu?

Sevgilinin güle benzeyen yanağı, güllerin açtığı bahar mevsimi ile, gözünden akan kanlı yaşlar da baharda suların bulanık akması ile ilgili olup leff ü neşr sanata yapılmıştır. Ayrıca gül ile kan arasında renk dolayısıyle tenasüp sanatı vardır. Gramerde geniş zaman olan «akar» ile bundan yapılmış olan «akarsu» arasındaki anlam değişikliğinden ya­rarlanarak cinas sanatı yapılmıştır.

6. Ben sana gönül vermemiştim. Aklımı sen çeldin. Beni ayıpla­yan gafil kişi seni görünce, beni ayıpladığından dolayı utanmaz mı?

7. Fuzulî, daima halka rezil rüsva olan çılgın, bir rinttir. Bunun nasıl bir sevda olduğunu kendisine sorun, bu sevdadan usanmaz mı?

Hiç yorum yok: