Şiir, Sadece: Dalga
Dalga etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dalga etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Temmuz 2017 Cuma

Dalga

küçük bir nehir idim
ormanlar, dağlar ve vadilerden
akıyordum
kendi içinde boğulur
durgun sular, biliyordum

beni yolumdan alıkoyamadı
menzilin uzaklığı, yatağımın karanlığı
ne de durgunluk korkusu

şimdi katılmışım
tükenmez dalgalara
varlığımız dayanmak
yokluğumuz dayanmak.


Meniye Oskuyi
Çeviren: M. Babek

18 Nisan 2016 Pazartesi

Dalga

Bulutu kestiler bulut üç parça
Kanım yere aktı bulut üç parça
İki gemiciynen Van Gogh’dan aşırılmış
Bir kadının yüzü ha ha ha.

Bir kadının yüzü avucum kadar
İki gözümle gördüm vallahi billâhi
Yıldızlar vardı kafayı çekmiştim
Bu kimin meyhanesi ha ha ha.

Bu Ali’nin meyhanesi bu da masa
Bu ipi kimse için gezdirmiyorum
Bir kere asılmıştım çocukluğumda
Direkler gemideydi ha ha ha.

İki gemiciynen Van Gogh’dan aşırılmış
Bir kadının yüzü kaçıyordu yetişemedim
Ben ömrümde aşk nedir bilmedim
Süheylâ’yı saymazsak ha ha ha.


Cemal Süreya
Üvercinka
1955

27 Eylül 2014 Cumartesi

Dalga

Dipten çağıldıyor dalga, köklerle,
o batmış gök kubbenin kızları.
O esnek istilâ fırlatıldı havaya
Okyanus’un temiz gücüyle:
ortaya çıktı kalıcılığı, su bastığında
o derin gücün kameriyelerini
ve her bir varlık direnç gücünü verdi,
ve kuşağında savurdu o soğuk ateşi
ta ki bükene dek kendi kar beyazı gücünü
kudretin dallarından.

Yeryüzünden bir çiçek gibi geliyor o
yuvarlanırken kararlı kokusuyla
manolya çalısının görkemine doğru,
fakat dipteki bu çiçek, infilâk etmiş,
taşıyor yok edilmiş bütün o ışığı,
taşıyor yanmamış bütün o dalları
ve beyazlığın dolu kaynağını.

Ve onun yuvarlak gözkapakları,
oylumu, fincanları, mercanları,
oynuyor denizin derisiyle ve böylelikle gösteriyor
bu hayat bereketini suyun altında:
o vakit denizin birliği oluşturuluyordu,
denizin havaya yükselen sütunu,
tekmil doğumları ve düşüşü.

Tuzun okulu açtı kapılarını,
tekmil ışık uçtu ve kırbaçladı göğü,
geceden şafağa kabardı
o nemli metalin ekşi hamuru,
tekmil ışığın bolluğu bir taçyaprağı oldu,
çiçek büyüdü taş tüketilene dek,
ölüme doğru yükseldi köpüğün akışı,
fırtınanın bitkileri saldırdı,
gül akıttı kendini çelikte:
suyun iskelesi iki kat oldu
ve çağıldamaksızın çökeltti deniz
kristalden ve ürpertiden kendi kulesini.


Pablo Neruda
Büyük Okyanus
Evrensel Şarkı

22 Mayıs 2012 Salı

Dalga

I

Mesut sanmak için kendimi
Ne kâğıt isterim, ne kalem;
Parmaklarımda cıgaram,
Dalar giderim mavisinden içeri
Karşımda duran resmin.

Giderim, deniz çeker;
Deniz çeker, dünya tutar
İçkiye benzer bir şey mi var
Bir şey mi var ki havada
Deli eder insanı, sarhoş eder?

Bilirim, yalan, hepsi yalan;
Taka olduğum, tekne olduğum yalan;
Suların kaburgalarımdaki serinliği,
İskotada uğuldayan rüzgâr,
Haftalarca dinmeyen motor sesi,
Yalan.

Ama gene de,
Gene de güzel günler geçirebilirim;
Geçirebilirim bu mavilikte,
Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız.
Ağacın gökyüzüne vuran aksinden,
Her sabah erikleri saran buğudan,
Buğudan, sisten, aşktan, kokudan...


II

Ne kâğıt yeter ne kalem,
Mesut sanmam için kendimi.
Bunların hepsi... hepsi fasafiso.
Ne takayım, ne tekneyim,
Öyle bir yerde olmalıyım
Öyle bir yerde olmalıyım ki,
Ne karpuz kabuğu gibi,
Ne ışık, ne sis, ne buğu gibi...
İnsan gibi.


Orhan Veli
(Yaprak, 1.12.1949)